Bozcaada ya ilk kez 2006
yılı yazında gitmiştim. O zamanlar daha az keşfedilmişti sanki, daha tenhaydı.
Şimdi pek çok yeni mekan açılmış. Eşimle hep konuşmamıza rağmen, şimdiye kadar
gitme fırsatımız olmamıştı. 11 Mayıs 2013 teki Bozcaada koşusunu fırsat bilerek
ve bu sefer minik kızımızı da alarak, hem gezmek, hem de maraton için gitmeye
karar verdik.
Başta çok düşündük
Zeynep Nil i götürüp götürmemekte. Çünkü pek çok kez şehir dışına çıkmış
olmasına rağmen, ilk kez ev dışında bir yerde kalacaktı.
Programımız çok geç
netleştiği için malesef istediğimiz otellerde yer bulamadık. Son dakika Adakale
pansiyonda yer bularak, rezerve ettik.
Geyikli den Bozcaada ya
feribot geçisi belirli saatlerde yapılıyor. Koşu da öğleden sonra 14:00 da
başlayacağı için sabah 09:00 feribotuna yetişmemiz gerekiyordu. Cumartesi
sabaha karşı 03:00 da yola çıktık. Gece olduğu için Zeynep Nil zaten gece
uykusuna dalmıştı, arabaya koyduğumuz gibi yine uyudu, bize sorun yaratmadı.
Sabah 07:30 da Geyikli ye vardık. Aracımızı Feribot sırasına parkederek biz
iskelede bir çay bahçesinde kahvaltı ettik. Bu arada Zeynep Nil de uyandı. Feribotla Bozcaada ya
geçtik. Feribotta Zeynep Nil i zaptetmek
biraz zor oldu. Bir babası, bir ben şarkılar, türküler söyleyerek, oyunlar
yaparak 45 dk. Yı geçirmeye çalıştık. Otele yerleştik. Zeynep Nil kahvaltısını
etti, biraz uyudu ve biraz dinlendikten
sonra giyinip, koşunun start verileceği yere gittik. İstanbul dan gelen
arkadaşlarımızla buluşup, (Özgür ve Ayşegül & Özgür ün annesi) birşeyler
içtik. Babamız koşmaya gittiğinde, Biz
de hepbirlikte öğlen yemeği yiyip, sahilde vakit geçirdik. Sonra Finish te babamızı beklemeye başladık.
Hava çok sıcaktı. 1 saat 9 dakika sonunda Volkan Finish te gözüktü :) Hepbirlikte onu alkışlayıp, fotoğraflarını
çektik.
Akşam
yine aynı kadro + Volkan TUL un annesi,babası ve Amerika lı kız arkadaşı Eleni
+ Volkan ın koşuya katılan birkaç Galatasaray lı arkadaşı Mavi Beyaz Restaurant
ta (Eski adı Koreli) çok güzel bir akşam yemeği yedik. İşletmesini yine
Galatasaray Lisesinin 119. devresinden Gökhan abinin yaptığı Mavi Beyaz
Restaurant, gerçekten çok leziz yemekler sundu bize. Hizmette harikaydı. Zeynep Nil gecenin
ortalarına doğru çok huysuzlandı. Hem arabasında oturmak istemedi, hem de karnı
acıktı. Diğer restaurant larda dahil olmak üzere malesef bir türlü ona içirmek
için Çorba bulamadık. En sonunda Mavi Beyaz Restaurant ın aşcısı bize yoğurtlu
bir çorba yaptı. Biraz onu yedikten sonra uyudu. Biz de rahat rahat yemeğimizi
yedik. Ama 1 saat sonra yine uyandı. Çünkü sesten çok rahatsız oluyordu. Saat
11 gibi herkes otururken biz izin isteyerek kalktık ve otelin yolunu tuttuk.
Otel de emzirip, üstünü değiştirip, hemen uyuttuk. Gece çok problem yaşamadık.
Aramızda yattı. Bir iki kez uyanmaya yeltendi ama pişpişledik ve ağzına
emziğini verdik, yeniden uyudu.
12
Mayıs 2013 Sabahı erkenden kalktık, kahvaltımızı ettik ve toparlanarak, otelden
ayrıldık.
Ada
etrafında tam tur yaptık, hiçkimsenin olmadığı bir koy bulup, ayaklarımızı suya
soktuk. Zeynep Nil de çok eğlendi. Suyun soğukluğundan başta korksa da, sonra
ona oyun gibi geldi :) Sonra da
instagram sayesinde haberdar olduğum Ada ekmeğini tatmak için Alishiro
yu aradık. Yer tarifi istedik. Çok güzel bir bağ evinde (Patiska pansiyonun bağ
evi) konuk etti bizi. Çayımızı içtik,
gerçek çavdar ve tam buğdaydan yapılan Ada ekmeğimizi tattık. Ali bizi Shiro
ismindeki köpeğiyle de tanıştırdı. Zeynep Nil, Shiro dan çok korktu J Dokunamadı, birazcık ağladı. Patiska
pansiyonun işletmecisi Oya hanımla da tanıştık. Ada ya hayran kaldık. Ve 30
Ağustos tatilinde yeniden gelmek için sözleştik.
Patiska
pansiyonun bağ evinde çok zaman geçirdiğimiz için 12:00 feribotunu kaçırdık ve
14:00 feribotuna bineceğimiz için Ada da hediyelik eşya bakmak için dolaşmaya
başladık. Birden ananos yapıldı ve feribotun 13:10 da kalkacağını söylediler.
Bir hastayı ambulansla hastaneye yetiştirecekleri için acil feribot
kaldırıyorlardı. 1 saat daha erken gideceğiz, Susurluk taki outlet mağazalara
uğrayabileceğiz diye sevinerek feribota bindik ama erken sevinmişiz :)
Zeynep
Nil karnı tok olduğu için arabada çok problem çıkarmadı. Çanakkale nin Bayramiç
ilçesine geldiğimizde birkaç yerde Ayazma Mesire yeri diye tabelalar gördük.
Volkan ÇINAR burayı görmek için çok
heveslendi. Hatta ışıklarda durduğumuzda bir amcaya bu mekanı sordu, o da çok
güzel bir yer, su, balıklar, restaurantlar çok güzel, gidin dedi. Ben
gitmeyelim diye ısrar etmeme rağmen, bir daha buralara ne zaman gelicez, gidip
görelim, öğle yemeğimizi yiyelim, hem oradan direk Balıkesir e yol vardır dedi
ve bir maceraya atılmış olduk. Yol git git bitmiyordu, birkaç köy geçtik, yol
virajlı ve bozuktu. Zeynep Nil çok acıktı. Arabada sıkıldı. Sürekli ağlıyordu.
Volkan da çok pişman olmasına rağmen bu kadar geldik dönmeyelim dedi ve saat
16:30 da oraya ulaştık. Açıkçası anlatıldığı kadar çok güzel bir yer değildi.
Bursa da bundan çok daha güzel mekanlar var. Tek güzelliği yeşillik ve doğayla
iç içe olmasıydı. Hemen garsona Zeynep Nil e içirmek için çorba var mı diye
sorduk ki, sadece alabalık ve et varmış. İşte o an yıkıldık :( Çünkü çok acıkmıştı ve susturamıyorduk.
Volkan da sinirden küplere binmişti. Bir taraftan kendine çok kızıyordu, niye
inat edip bu yola girdi diye. Bir taraftan da Zeynep Nil in sürekli ağlaması
onu daha da sinirli yapmıştı.
Allah
tan yanımda cici bebe ve 8c tahıllı Milupa mama vardı. Garsondan sıcak su
isteyip biraz mama yaptım yedirdim, biraz ekmek kemirdi ve sustu. Hemen
yemeğimizi yiyip, geri dönüş yoluna girdik.
Çok
uzun, virajlı ama bir okadar da yeşillikler içindeki, toprak kokulu yoldan
Balıkesir e çıktık ama saat 21:00 olmuştu. Zeynep Nil yine acıktı. Bir mekanda
durduk çorba içirdik. Şansızlık ki, o gün maç varmış ve o mekandaki herkes pür
dikkat maç izliyordu. Çoğu kamyon şöförüydü. Alelacele Zeynep Nil i doyurduk ve
oradan çıktık. Yol boyu Volkan kendine çok kızdı. Özellikle Zeynep Nil i bu
kadar perişan ettiği için vicdan azabı duydu. Saat 23:00 e gelirken çok şükür
evimize geldik. Annem bizden önce gelmiş. Hemen önce Zeynep Nil i yıkadık,
tertemiz giydirdik ve uyuttuk. Sonra biz banyo yaptık. Yatağa yattığımda ne
kadar yorgun olduğumun farkına vardım. Hemen uyumuşum, uykuya nasıl daldığımı
bile hatırlamıyorum :)
Zeynep
Nil in bu yolculuğu biraz sıkıntılı geçti ama çekirdek aile olarak hepbirlikte
yolculuk yapmak gerçekten çok keyifli.
Bakalım
bundan sonraki yolculuğu nereye olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder