19 Mayıs 2013 Pazar

Zeynep Nil Bozcaada’da





Bozcaada ya ilk kez 2006 yılı yazında gitmiştim. O zamanlar daha az keşfedilmişti sanki, daha tenhaydı. Şimdi pek çok yeni mekan açılmış. Eşimle hep konuşmamıza rağmen, şimdiye kadar gitme fırsatımız olmamıştı. 11 Mayıs 2013 teki Bozcaada koşusunu fırsat bilerek ve bu sefer minik kızımızı da alarak,  hem gezmek, hem de maraton için gitmeye karar verdik.
Başta çok düşündük Zeynep Nil i götürüp götürmemekte. Çünkü pek çok kez şehir dışına çıkmış olmasına rağmen, ilk kez ev dışında bir yerde kalacaktı.
Programımız çok geç netleştiği için malesef istediğimiz otellerde yer bulamadık. Son dakika Adakale pansiyonda yer bularak, rezerve ettik.

Geyikli den Bozcaada ya feribot geçisi belirli saatlerde yapılıyor. Koşu da öğleden sonra 14:00 da başlayacağı için sabah 09:00 feribotuna yetişmemiz gerekiyordu. Cumartesi sabaha karşı 03:00 da yola çıktık. Gece olduğu için Zeynep Nil zaten gece uykusuna dalmıştı, arabaya koyduğumuz gibi yine uyudu, bize sorun yaratmadı. Sabah 07:30 da Geyikli ye vardık. Aracımızı Feribot sırasına parkederek biz iskelede bir çay bahçesinde kahvaltı ettik. Bu arada Zeynep Nil de uyandı. Feribotla Bozcaada ya geçtik.  Feribotta Zeynep Nil i zaptetmek biraz zor oldu. Bir babası, bir ben şarkılar, türküler söyleyerek, oyunlar yaparak 45 dk. Yı geçirmeye çalıştık. Otele yerleştik. Zeynep Nil kahvaltısını etti, biraz uyudu  ve biraz dinlendikten sonra giyinip, koşunun start verileceği yere gittik. İstanbul dan gelen arkadaşlarımızla buluşup, (Özgür ve Ayşegül & Özgür ün annesi) birşeyler içtik. Babamız koşmaya gittiğinde,  Biz de hepbirlikte öğlen yemeği yiyip, sahilde vakit geçirdik.  Sonra Finish te babamızı beklemeye başladık. Hava çok sıcaktı. 1 saat 9 dakika sonunda Volkan Finish te gözüktü :)  Hepbirlikte onu alkışlayıp, fotoğraflarını çektik.

Akşam yine aynı kadro + Volkan TUL un annesi,babası ve Amerika lı kız arkadaşı Eleni + Volkan ın koşuya katılan birkaç Galatasaray lı arkadaşı Mavi Beyaz Restaurant ta (Eski adı Koreli) çok güzel bir akşam yemeği yedik. İşletmesini yine Galatasaray Lisesinin 119. devresinden Gökhan abinin yaptığı Mavi Beyaz Restaurant, gerçekten çok leziz yemekler sundu bize.  Hizmette harikaydı. Zeynep Nil gecenin ortalarına doğru çok huysuzlandı. Hem arabasında oturmak istemedi, hem de karnı acıktı. Diğer restaurant larda dahil olmak üzere malesef bir türlü ona içirmek için Çorba bulamadık. En sonunda Mavi Beyaz Restaurant ın aşcısı bize yoğurtlu bir çorba yaptı. Biraz onu yedikten sonra uyudu. Biz de rahat rahat yemeğimizi yedik. Ama 1 saat sonra yine uyandı. Çünkü sesten çok rahatsız oluyordu. Saat 11 gibi herkes otururken biz izin isteyerek kalktık ve otelin yolunu tuttuk. Otel de emzirip, üstünü değiştirip, hemen uyuttuk. Gece çok problem yaşamadık. Aramızda yattı. Bir iki kez uyanmaya yeltendi ama pişpişledik ve ağzına emziğini verdik, yeniden uyudu.

12 Mayıs 2013 Sabahı erkenden kalktık, kahvaltımızı ettik ve toparlanarak, otelden ayrıldık.

Ada etrafında tam tur yaptık, hiçkimsenin olmadığı bir koy bulup, ayaklarımızı suya soktuk. Zeynep Nil de çok eğlendi. Suyun soğukluğundan başta korksa da, sonra ona oyun gibi geldi :) Sonra da  instagram sayesinde haberdar olduğum Ada ekmeğini tatmak için Alishiro yu aradık. Yer tarifi istedik. Çok güzel bir bağ evinde (Patiska pansiyonun bağ evi)  konuk etti bizi. Çayımızı içtik, gerçek çavdar ve tam buğdaydan yapılan Ada ekmeğimizi tattık. Ali bizi Shiro ismindeki köpeğiyle de tanıştırdı. Zeynep Nil, Shiro dan çok korktu J Dokunamadı, birazcık ağladı. Patiska pansiyonun işletmecisi Oya hanımla da tanıştık. Ada ya hayran kaldık. Ve 30 Ağustos tatilinde yeniden gelmek için sözleştik.

Patiska pansiyonun bağ evinde çok zaman geçirdiğimiz için 12:00 feribotunu kaçırdık ve 14:00 feribotuna bineceğimiz için Ada da hediyelik eşya bakmak için dolaşmaya başladık. Birden ananos yapıldı ve feribotun 13:10 da kalkacağını söylediler. Bir hastayı ambulansla hastaneye yetiştirecekleri için acil feribot kaldırıyorlardı. 1 saat daha erken gideceğiz, Susurluk taki outlet mağazalara uğrayabileceğiz diye sevinerek feribota bindik ama erken sevinmişiz :)
Zeynep Nil karnı tok olduğu için arabada çok problem çıkarmadı. Çanakkale nin Bayramiç ilçesine geldiğimizde birkaç yerde Ayazma Mesire yeri diye tabelalar gördük. Volkan ÇINAR  burayı görmek için çok heveslendi. Hatta ışıklarda durduğumuzda bir amcaya bu mekanı sordu, o da çok güzel bir yer, su, balıklar, restaurantlar çok güzel, gidin dedi. Ben gitmeyelim diye ısrar etmeme rağmen, bir daha buralara ne zaman gelicez, gidip görelim, öğle yemeğimizi yiyelim, hem oradan direk Balıkesir e yol vardır dedi ve bir maceraya atılmış olduk. Yol git git bitmiyordu, birkaç köy geçtik, yol virajlı ve bozuktu. Zeynep Nil çok acıktı. Arabada sıkıldı. Sürekli ağlıyordu. Volkan da çok pişman olmasına rağmen bu kadar geldik dönmeyelim dedi ve saat 16:30 da oraya ulaştık. Açıkçası anlatıldığı kadar çok güzel bir yer değildi. Bursa da bundan çok daha güzel mekanlar var. Tek güzelliği yeşillik ve doğayla iç içe olmasıydı. Hemen garsona Zeynep Nil e içirmek için çorba var mı diye sorduk ki, sadece alabalık ve et varmış. İşte o an yıkıldık :( Çünkü çok acıkmıştı ve susturamıyorduk. Volkan da sinirden küplere binmişti. Bir taraftan kendine çok kızıyordu, niye inat edip bu yola girdi diye. Bir taraftan da Zeynep Nil in sürekli ağlaması onu daha da sinirli yapmıştı.
Allah tan yanımda cici bebe ve 8c tahıllı Milupa mama vardı. Garsondan sıcak su isteyip biraz mama yaptım yedirdim, biraz ekmek kemirdi ve sustu. Hemen yemeğimizi yiyip, geri dönüş yoluna girdik.
Çok uzun, virajlı ama bir okadar da yeşillikler içindeki, toprak kokulu yoldan Balıkesir e çıktık ama saat 21:00 olmuştu. Zeynep Nil yine acıktı. Bir mekanda durduk çorba içirdik. Şansızlık ki, o gün maç varmış ve o mekandaki herkes pür dikkat maç izliyordu. Çoğu kamyon şöförüydü. Alelacele Zeynep Nil i doyurduk ve oradan çıktık. Yol boyu Volkan kendine çok kızdı. Özellikle Zeynep Nil i bu kadar perişan ettiği için vicdan azabı duydu. Saat 23:00 e gelirken çok şükür evimize geldik. Annem bizden önce gelmiş. Hemen önce Zeynep Nil i yıkadık, tertemiz giydirdik ve uyuttuk. Sonra biz banyo yaptık. Yatağa yattığımda ne kadar yorgun olduğumun farkına vardım. Hemen uyumuşum, uykuya nasıl daldığımı bile hatırlamıyorum :)
Zeynep Nil in bu yolculuğu biraz sıkıntılı geçti ama çekirdek aile olarak hepbirlikte yolculuk yapmak gerçekten çok keyifli.

Bakalım bundan sonraki yolculuğu nereye olacak...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder